Egzersiz yaparken hareketi sağlayan uzuvlarımız kaslarımız, eklemlerimiz, tendonlarımız ve kemiklerimizdir. Bir hareketi yapmamız bu uzuvlarımızı kullanırız. Fakat yaptığımız hareketlerden maksimum etkiyi alabilmek için o hareketin gerektirdiği formu (yapılış şeklini) kusursuz bir şekilde uygulamamız gerekir. Bunu en basitinden yüksekteki bir rafa uzanıp bir şeyler almak olarak düşünürsek önce kolumuzu yukarı doğru kaldırıp daha ayak parmak uçlarımıza çıkarak o rafa doğru vücudumuzu iterek yaparız. bu yukarı uzanma hareketinin formudur lakin her zaman bu form bizim işimizi görmez bazen daha iyisini yapmamız gerekir. Bunun nedeni formumuzun yanlış olması değil hareketi sağlayan yapıların bu işi yapabilecek kadar “yetenekli” olmamasındandır.

 

Burada bahsettiğim yetenek kavramını aşağıda açıklayacağım bazı kavramlarla anlatmak istiyorum. 

 

Bu kavramlardan ilki mobilizasyon. Mobilizasyon; kelime anlamında hareketlilik demektir. Bir hareketi oluşturan yapılar her ne kadar kas veya kemikler olsa da bunların hareketini sağlayan onları bağlı birer uzuv yapan şeyler ise eklemlerdir. Örneğin diz, dirsek, kalça ve omuz eklemleri mobilizasyonun en açık şekilde ihtiyaç duyduğu eklemlerdir. Bir başka deyişle mobilizasyon bir hareketin maksimum hareket açısı (range of motion) ile yapılmasını sağlama ve bunu sınırlayan faktörleri engelleme durumudur. 

 

Eklem hareketlerini maksimum ROM’da yapamamanın bazı sebepleri vardır. Bu sebeplerin en yaygın olanları;

  • Yapısal farklılıklardan kaynaklanan kas dengesizlikleri (örn. hamstring kaslarının kısalığı
  •  Eklem kapsülündeki problemler
  •  Motor faaliyetlerinin kontrol mekanizmasındaki yetersizliği
  •  Fonksiyonel bozukluklar (örn. sinir sıkışması, yaralanmalar) ‘dır.

 

Mobilite kavramı esneklik kavramı ile çok karıştırılır. Bunun sebebi ise iki kavramın da birbirine benzer olmasıdır. Fakat bu kavramları birbirinden ayıran önemli fark ise esneklikte kasların veya kas gruplarının pasif olarak uzatılmasıyla ROM’un artmasını sağlamakken mobilite de eklem hareketlerini devreye sokarak ROM’un artması sağlanır. Örnek verecek olursak yukarıya doğru uzanırken oblik kaslarımızın devreye sokarak vücudumuzu yukarı doğru hareket ettiririz bu durum oblik kaslarımızın esnemesi ile oluşurken, kolumuzu kaldırdığımızda onun daha yukarı gitmesi için omuz ve scapula eklemlerimizi devreye sokarız ve normalden daha fazla yukarıya uzanmak için bu eklemlerin açısını genişleterek daha çok yukarı uzanırız. Bu olayın gerçekleşmesi omuz ve scapula eklemlerinin yeteri kadar mobil olduğunun bir göstergesi olmuş olur. 

 

Bahsedeceğim ikinci kavram ise stabilizasyondur. Stabilizasyon; kelime anlamı olarak sabitlik demektir. Hareket esnasında vücudu dengede tutan bölgenin pozisyonu korumasını sağlayan yada ekstra olarak yüklenen dirence karşı koyabilmesidir. Örneğin ayak bileği kişiyi ayakta tutan uzvun hareketini sağlayan bir eklemdir. Bu eklemin hareketli olmasından çok sabit olması lazım ki kişi ayakta kalmaya devam edebilsin. Örneğin bir atlet koşu esnasında attığı her adımda yere belirli bir kuvvette basınç uygular ve bu basınç sayesinde dengede durup diğer adımlarını atarak koşuya devam eder. Fakat ayak bileği stabilizasyonu zayıf bir atletin attığı adımdaki bilek bu basınca dayanmaz ise burkulur ya da denge kaybı yaşayarak atlete zorluk çıkartır.

 

Stabilizasyon bozulmasının başlıca sebepleri şunlardır;

·         Yaralanma ve sakatlanmalar

·         Eklem kireçlenmeleri

·         Bağ ve tendon sorunları

·         Fonksiyonel bozukluklar

·         Aşırı yüklenme 

·         Kemik güçsüzlüğü’dür

 

Mobilizasyon ve stabilizasyon kavramları her sporcu için önemlidir. Performanstan maksimum verim almanın sırrı yapılan hareketten maksimum verim almaktır. Mobilite ve stabilite’si iyi olmayan bir sporcu yaptığı hareketten maksimum verim alamaz. Bazen bu durum sakatlıklara dahi yol açabilir. Uzmanlar sakatlık dönüşü antrenman programlarında mutlaka mobilizasyon ve stabilizasyon egzersizlerine yer verilmesini öneriyor!

 

Emir Duman | Alfa Akademi Besyo | Antrenör

 

Geri Dön
Destek Hattı